MASLOW - 2
Kendini
Gerçekleştirme
Kendini
gerçekleştirme fenomenolojik yaklaşımda önemli bir yer teşkil etmekte ve
psikolojik çalışmalarda özellikle “tanımlayıcı güdülenme teorisinin
modeli veya merkez noktası” olarak kabul edilmektedir.
Buna
dair, örneğin rehberlik alanında verilen danışmanlık hizmetinde bireyin
kendini gerçekleştirecek potansiyellerinin farkında olması amaçlanır.
Nitekim
kendini gerçekleştirme Rogers’in gerçek benlik kavramı ile benzer
özellikler taşır.
Bireyin
kendi ilgi ve yeteneklerinin ne kadar şuurunda olursa o kadar
kendisini gerçekleştirmesi mümkün görünür.
Diğer
bir ifadeyle, bireyin kişisel, duygusal ve zihinsel gelişiminin tümü bireyin
kendini gerçekleştirmede önemli etkenlerdir.
Maslow,
bu konuda “Bireyin tam insan olmasına yardım eden kendi kimliğinin
farkında olması kaçınılmazdır” ifadesiyle bireyin kendini tanımasını temel
alır.
Bu
aynı zamanda ihtiyaçlar hiyerarşisinde “bilme, anlama” seviyesiyle örtüşüp
Maslow’a göre bireyin kendisinin “potansiyel, arzu, ihtiyaç ve hangi mesleğin
kendisine uyumlu olduğunun” bilincinde olması kendini gerçekleştirmede
etkili olduğunu vurgulamıştır.
O’connor
ve Yballe bu durumu “içsel gelişim” olarak göstermektedir.
İçsel
gelişim kendini gerçekleştirmede bireyin hem duygusal hem de sosyal sağlığı
açısından etkilidir.
Bu
bağlamda, kendini gerçekleştirmenin bireyin içsel süreci ile doğrudan
ilişkili olduğu söylenebilir.
İçsel
gelişim bireyin davranışlarını yönlendirmede etkili güdülerden biri olduğu
kabul edildiğinden bu durum “öğrenme ve yaratıcılığa yönelik insani eğiliminin
prototipik görünümü” olması bireyin kendini gerçekleştirme eğilimlerini
vurgulamaktadır.
Bu
şekilde birey kendisini öğrenmeye, araştırmaya ve keşfetmeye meyleder.
Bu
süreç doğal olarak kabul edildiğinden insanın doğumundan ölümüne kadar
devam ettiği bilinir.
Bu
bakımdan içsel süreç daha çok “bireysel gelişim” olarak anlaşılmaktadır.
İçsel
sürecin duygu, düşünce ve davranışa etkisi çoğu psikoloğun ilgisini çekip
bu konu üzerinde araştırmalarda bulunmuşlardır.
Özellikle,
Maslow kendini gerçekleştirme düzeyinde “bireysel gelişimi” vurgulayıp
başkalarıyla sosyal ilişki durumunu yeterince ilişkilendirmediği görünmektedir.
Nitekim
bu durumun “başkalarıyla sosyal ilişkiyi” doğuştan gelen gereksinimler olarak
kabul eden Özerk Benlik Yönetimi Kuramı çeliştiği görülmektedir.
Bu
bakımdan Maslow bu düzeyi bireysel gelişim ve içsel süreçle
sınırlandırdığını anlaşılmaktadır.
Bunun
üzerine daha çok içsel süreç olarak anlaşılan kendini gerçekleştirmenin üzerine
başkalarıyla sosyal bağları güçlendirmek anlamında yeni bir düzey daha ekleyip
bu gereksinimi tamamladığı görülmektedir.
Buna
ek olarak, kendini gerçekleştirme bireyin“kendini tatmin etme arzusu, diğer bir
ifadeyle potansiyelinde var olanı gerçekleştirme eğilimi” ve
“yapabileceklerinin en iyisini yapmaya çalışması” anlamlarına gelmekte ve bu
derecede gerçek benlikte olduğu gibi Rogers’un ideal
benlik kavramı ile örtüşmektedir.
Bu
da bireyin kendi potansiyelinin farkında olup ulaşmak istediği arzusuna
güdülenmesidir.
İdeal
benlik, bireyin “benlik saygısı, uğraşmaları ve hırsları” durumunu temsil
ettiğinden daha istikrarlı konumdadır.
Rogers
ve Maslow’un paralel görüşlerine dayanarak kendini gerçekleştirmede bireyin
kendini tanıması ve bilmesi kadar ilgileri ve idealleri de büyük rol oynar.
Buna
göre kendini gerçekleştirme süreçlerinin bireylere göre değişkenlik
gösterir.
Ayrıca
kültürel ve bireysel farklılık faktörlerin psikoloji alanındaki çalışmalarının
artmasıyla araştırmacılar çalışmalarını “kendini gerçekleştirmenin” ne
olduğundan ziyade “hangi anlama geldiğini veya ne anlam yüklendiğini
sorgulamaya başlıyor.
Kültür
ve bireyin dünyaya bakış açıları ve hayata anlamlandırmaları benlik gelişiminde
rolü kaçınılmazdır.
Krems
ve arkadaşları Maslow’un buna dair kendine gerçekleştirmeye giden
bireyselleşme önerisi olduğunu vurgulamaktadır.
Buna
dair, en önemli delil niteliğini taşıyan herkesin yaşamındaki bireysel
farklılıkların olması; hatta bireyin farklı yaş gruplarında farklı
fonksiyonel motifleri taşımasıdır.
Bu
esasen bireyin farklı durum ve zamanlarda güdülenmesinin değişiklik
göstermesidir.
Tüm
bunlar göz önüne alındığında, kültür ve bireyin psikolojik çalışmalarda etkili
değişken rolü alması ve kendini gerçekleştirmenin bireylere göre farklılıklar
olabileceğinin göstergesidir.
Kendini
Aşmışlık “Kendini aşmışlık” kavramı en başından Maslow’un çalışmalarında ara
sıra vurguladığı fakat ihtiyaçlar hiyerarşisi olan ilişkisi
hayatının son dönemlerine rastladığından görünmemektedir.
Maslow
ile beraber yine o dönemin tanınan araştırmacılarından olan Frankl’a
göre “kendini aşmışlık” bireyin kapalı sistemiymiş gibi görünse de
“geniş kapsamda dünyaya açık olup başkalarıyla iletişim kurmak olarak” ifade
ediyor.
Tekrardan
ilk defa bunu ortaya çıkaran Koltko-Rivera’nın yaptığı çalışması önemli
olmuştur.
Maslow’un
1969 yılında kaleme almış olduğu“The farther reaches of human nature”adlı çalışmasında
buna yeterince yer vermektedir.
Bu
bağlamda, hiyerarşik modele göre kendini gerçekleştirme ile beraber “kendini
aşmışlık” en üst düzey olduğu görünmektedir.
Kapsamlı
literatür taraması yapıldığında bahsedilen düzey halen çok az bir çalışmanın
konusu durumundadır.
“Kendini
aşmışlık” kavramı genel olarak tanımlanacak olursa Maslow’un ifadesiyle “en
yüksek kimlik kazanımı, bağımsızlık veya benlik aynı oranda benliğin ötesine ve
yukarısına çıkmak olan kendini aşmışlıktır”.
Daha
açık bir ifadeyle zirve deneyimler kendini aşmışlığın bir ürünüdür.
İlgili
yazında, kendini aşmışlık tamamıyla kendini gerçekleştirmenin ötesinde bir
seviye olduğu bireyin potansiyelini tam kullanan kişi olması ancak bu
düzeyde mümkün olduğu açıkça anlaşılır.
Bu
düzeyi, Koltko-Rivera iki ayrı kısımda incelemiştir.
Birincisi
“benliğin ötesindeki daha ileriki sebepleri araştırmak” ve ikincisi “zirve
tecrübelerle benliğin sınırlarının ötesindeki bir birlik tecrübe etmek”.
Yazara
göre birincisine, “Bu başkalarına hizmet etmek, ideale veya bir sebebe adamak
ve/veya İlahi veya yüce olarak kabul edilen şeyle birleşmek arzusunu
içerir” ve ikincisine, “Bu kişinin kişisel benliğini aşıp veya genişletip
bir kimlik kazanımı tecrübe eden, mistik tecrübelerini ve doğa, estetik
tecrübeler, cinsel tecrübeler ve/veya diğer benötesi tecrübelerle ilgili
belirgin deneyimlerini içerir” şeklinde ifade etmiştir.
Bu
seviye, birey kendi ihtiyaçlarının dışında “başkalarının hizmeti ve benliğin
ötesindeki yüksek güç veya sebep lehinde” istimal etmesi olarak ifade edilir.
Yeager
ve arkadaşları “kendini aşmış” bireyleri “elde ettikleri bilgileri
insanlara yardım etmek için kurulan köprülerde kullanmak” şeklinde
vurgulamaktadır.
Emmons
, “kendini aşmışlık” hayatın anlamı ve amacı ile farklılık kazanacağını
öne sürmektedir.
Özellikle
Wong “kendini aşmışlık” kavramını Frankl’ın hayatın anlamı ve maneviyat ile
ilişkili olduğunu belirtir.
Bu
tarz yaklaşımlar farklı kültürlerde “kendini aşmışlık” düzeyine farklı anlamlar
kazandırabilir.
Bu
da güncel psikolojik çalışmalarda kültürün bireyin davranış, duygu ve
düşüncelerine etkisi olduğu kabul edildiğinde bu seviyenin aslında olması
gerektiği büyük bir önemi göstermektedir.
Etraflıca
yapılan alan yazın çalışmalarına göre hem kendini gerçekleştirme hem de kendini
aşmışlık düzeyinin bireyin hayatında önemli bir yer teşkil ettiği anlaşılır.
Bununla
beraber her iki kavram arasındaki hem benzerlik hem de farklılıklara
değerlendirildiğinde Tablo 1’de görüldüğü üzere kendini gerçekleştirme bireyin
daha çok içsel gelişim ve bireysel gelişim ile ilişkin “kendini aşmışlık” ise
bireyin hem içsel hem dışsal etkileşimi ile ilişkilidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder