4 Aralık 2022 Pazar

 MASLOW - 2

 

Kendini Gerçekleştirme

Kendini gerçekleştirme fenomenolojik yaklaşımda önemli bir yer teşkil etmekte ve psikolojik çalışmalarda özellikle “tanımlayıcı güdülenme teorisinin modeli veya merkez noktası” olarak kabul edilmektedir.

 Buna dair, örneğin rehberlik alanında verilen danışmanlık hizmetinde bireyin kendini gerçekleştirecek potansiyellerinin farkında olması amaçlanır.

Nitekim kendini gerçekleştirme Rogers’in gerçek benlik kavramı ile benzer özellikler taşır.

 Bireyin kendi ilgi ve yeteneklerinin ne kadar şuurunda olursa o kadar kendisini gerçekleştirmesi mümkün görünür.

 Diğer bir ifadeyle, bireyin kişisel, duygusal ve zihinsel gelişiminin tümü bireyin kendini gerçekleştirmede önemli etkenlerdir.

Maslow, bu konuda “Bireyin tam insan olmasına yardım eden kendi kimliğinin farkında olması kaçınılmazdır” ifadesiyle bireyin kendini tanımasını temel alır.

Bu aynı zamanda ihtiyaçlar hiyerarşisinde “bilme, anlama” seviyesiyle örtüşüp Maslow’a göre bireyin kendisinin “potansiyel, arzu, ihtiyaç ve hangi mesleğin kendisine uyumlu olduğunun” bilincinde olması kendini gerçekleştirmede etkili olduğunu vurgulamıştır.

O’connor ve Yballe bu durumu “içsel gelişim” olarak göstermektedir.

  İçsel gelişim kendini gerçekleştirmede bireyin hem duygusal hem de sosyal sağlığı açısından etkilidir.

 Bu bağlamda, kendini gerçekleştirmenin bireyin içsel süreci ile doğrudan ilişkili olduğu söylenebilir.

 İçsel gelişim bireyin davranışlarını yönlendirmede etkili güdülerden biri olduğu kabul edildiğinden bu durum “öğrenme ve yaratıcılığa yönelik insani eğiliminin prototipik görünümü” olması bireyin kendini gerçekleştirme eğilimlerini vurgulamaktadır.

 Bu şekilde birey kendisini öğrenmeye, araştırmaya ve keşfetmeye meyleder.

Bu süreç doğal olarak kabul edildiğinden insanın doğumundan ölümüne kadar devam ettiği bilinir.

 Bu bakımdan içsel süreç daha çok “bireysel gelişim” olarak anlaşılmaktadır.

  İçsel sürecin duygu, düşünce ve davranışa etkisi çoğu psikoloğun ilgisini çekip bu konu üzerinde araştırmalarda bulunmuşlardır.

 Özellikle, Maslow kendini gerçekleştirme düzeyinde “bireysel gelişimi” vurgulayıp başkalarıyla sosyal ilişki durumunu yeterince ilişkilendirmediği görünmektedir.

Nitekim bu durumun “başkalarıyla sosyal ilişkiyi” doğuştan gelen gereksinimler olarak kabul eden Özerk Benlik Yönetimi Kuramı çeliştiği görülmektedir.

 Bu bakımdan Maslow bu düzeyi bireysel gelişim ve içsel süreçle sınırlandırdığını anlaşılmaktadır.

Bunun üzerine daha çok içsel süreç olarak anlaşılan kendini gerçekleştirmenin üzerine başkalarıyla sosyal bağları güçlendirmek anlamında yeni bir düzey daha ekleyip bu gereksinimi tamamladığı görülmektedir.

 Buna ek olarak, kendini gerçekleştirme bireyin“kendini tatmin etme arzusu, diğer bir ifadeyle potansiyelinde var olanı gerçekleştirme eğilimi” ve “yapabileceklerinin en iyisini yapmaya çalışması” anlamlarına gelmekte ve bu derecede gerçek  benlikte olduğu gibi Rogers’un ideal benlik kavramı ile örtüşmektedir.

 Bu da bireyin kendi potansiyelinin farkında olup ulaşmak istediği arzusuna güdülenmesidir.

 İdeal benlik, bireyin “benlik saygısı, uğraşmaları ve hırsları” durumunu temsil ettiğinden daha istikrarlı konumdadır.

Rogers ve Maslow’un paralel görüşlerine dayanarak kendini gerçekleştirmede bireyin kendini tanıması ve bilmesi kadar ilgileri ve idealleri de büyük rol oynar.

 Buna göre kendini gerçekleştirme süreçlerinin bireylere göre değişkenlik gösterir.

 Ayrıca kültürel ve bireysel farklılık faktörlerin psikoloji alanındaki çalışmalarının artmasıyla araştırmacılar çalışmalarını “kendini gerçekleştirmenin” ne olduğundan ziyade “hangi anlama geldiğini veya ne anlam yüklendiğini sorgulamaya başlıyor.

Kültür ve bireyin dünyaya bakış açıları ve hayata anlamlandırmaları benlik gelişiminde rolü kaçınılmazdır.

Krems ve arkadaşları Maslow’un buna dair kendine gerçekleştirmeye giden bireyselleşme önerisi olduğunu vurgulamaktadır.

Buna dair, en önemli delil niteliğini taşıyan herkesin yaşamındaki bireysel farklılıkların olması; hatta bireyin farklı yaş gruplarında farklı fonksiyonel motifleri taşımasıdır.

 Bu esasen bireyin farklı durum ve zamanlarda güdülenmesinin değişiklik göstermesidir.

 Tüm bunlar göz önüne alındığında, kültür ve bireyin psikolojik çalışmalarda etkili değişken rolü alması ve kendini gerçekleştirmenin bireylere göre farklılıklar olabileceğinin göstergesidir.

 Kendini Aşmışlık “Kendini aşmışlık” kavramı en başından Maslow’un çalışmalarında ara sıra vurguladığı fakat ihtiyaçlar hiyerarşisi olan ilişkisi hayatının son dönemlerine rastladığından görünmemektedir.

 Maslow ile beraber yine o dönemin tanınan araştırmacılarından olan Frankl’a göre “kendini aşmışlık” bireyin kapalı sistemiymiş gibi görünse de “geniş kapsamda dünyaya açık olup başkalarıyla iletişim kurmak olarak” ifade ediyor.

 Tekrardan ilk defa bunu ortaya çıkaran Koltko-Rivera’nın yaptığı çalışması önemli olmuştur.

  Maslow’un 1969 yılında kaleme almış olduğu“The farther reaches of human nature”adlı çalışmasında buna yeterince yer vermektedir.

  Bu bağlamda, hiyerarşik modele göre kendini gerçekleştirme ile beraber “kendini aşmışlık” en üst düzey olduğu görünmektedir.

 Kapsamlı literatür taraması yapıldığında bahsedilen düzey halen çok az bir çalışmanın konusu durumundadır.

 “Kendini aşmışlık” kavramı genel olarak tanımlanacak olursa Maslow’un ifadesiyle “en yüksek kimlik kazanımı, bağımsızlık veya benlik aynı oranda benliğin ötesine ve yukarısına çıkmak olan kendini aşmışlıktır”.

 Daha açık bir ifadeyle zirve deneyimler kendini aşmışlığın bir ürünüdür.

 İlgili yazında, kendini aşmışlık tamamıyla kendini gerçekleştirmenin ötesinde bir seviye olduğu bireyin potansiyelini tam kullanan kişi olması ancak bu düzeyde mümkün olduğu açıkça anlaşılır.

 Bu düzeyi, Koltko-Rivera iki ayrı kısımda incelemiştir.

Birincisi “benliğin ötesindeki daha ileriki sebepleri araştırmak” ve ikincisi “zirve tecrübelerle benliğin sınırlarının ötesindeki bir birlik tecrübe etmek”.

 Yazara göre birincisine, “Bu başkalarına hizmet etmek, ideale veya bir sebebe adamak ve/veya İlahi veya yüce olarak kabul edilen şeyle birleşmek arzusunu içerir” ve ikincisine, “Bu kişinin kişisel benliğini aşıp veya genişletip bir kimlik kazanımı tecrübe eden, mistik tecrübelerini ve doğa, estetik tecrübeler, cinsel tecrübeler ve/veya diğer benötesi tecrübelerle ilgili belirgin deneyimlerini içerir” şeklinde ifade etmiştir.

 Bu seviye, birey kendi ihtiyaçlarının dışında “başkalarının hizmeti ve benliğin ötesindeki yüksek güç veya sebep lehinde” istimal etmesi olarak ifade edilir.

 Yeager ve arkadaşları “kendini aşmış” bireyleri “elde ettikleri bilgileri insanlara yardım etmek için kurulan köprülerde kullanmak” şeklinde vurgulamaktadır.

 Emmons , “kendini aşmışlık” hayatın anlamı ve amacı ile farklılık kazanacağını öne sürmektedir.

Özellikle Wong “kendini aşmışlık” kavramını Frankl’ın hayatın anlamı ve maneviyat ile ilişkili olduğunu belirtir.

 Bu tarz yaklaşımlar farklı kültürlerde “kendini aşmışlık” düzeyine farklı anlamlar kazandırabilir.

 Bu da güncel psikolojik çalışmalarda kültürün bireyin davranış, duygu ve düşüncelerine etkisi olduğu kabul edildiğinde bu seviyenin aslında olması gerektiği büyük bir önemi göstermektedir.

 Etraflıca yapılan alan yazın çalışmalarına göre hem kendini gerçekleştirme hem de kendini aşmışlık düzeyinin bireyin hayatında önemli bir yer teşkil ettiği anlaşılır.

 Bununla beraber her iki kavram arasındaki hem benzerlik hem de farklılıklara değerlendirildiğinde Tablo 1’de görüldüğü üzere kendini gerçekleştirme bireyin daha çok içsel gelişim ve bireysel gelişim ile ilişkin “kendini aşmışlık” ise bireyin hem içsel hem dışsal  etkileşimi ile ilişkilidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KRİZİ ‘ÇOKLUK’ KAVRAMIYLA ANLAMAK: BİYOPOLİTİKA, GÜÇ VE İÇKİNLİK   Başlangıç olarak , sözlükteki karşılıklarına bakılırsa,  halk ’ın söz...