MARKSİZM VE KUANTUM FİZİĞİ - 3
Lenin
İki
akımın da Ernst Mach’a çatması tesadüf değil.
Modern
bilimi eleştiren komünist partiler ve Troçkist akımlar
Lenin’in Materyalizm ve Ampiriyokritisizm eserini yanlış
anlıyorlar.
Lenin
bu kitabında felsefesi ve fiziğinin öznel idealist olduğunu, solipsizme
büründüğünü düşündüğü Ernst Mach’a sistematik bir eleştiri yöneltmişti.
Lenin
1908 yılında ampiriyokritisizm felsefesinin o dönemki en meşhur temsilcisi
olan Mach üzerine bir kitap yazmak zorunda kalmıştı çünkü
Rusya’daki önde gelen Bolşevikler Mach’ın kaba pozitivist felsefesi
uğruna diyalektik materyalizmi terk etmişlerdi.
1905
Rus devrimi yenilgiyle sonuçlanmış ve 1908 itibariyle Bogdanov ve
Lunaçarski gibi önde gelen Bolşevikler, Lenin’in deyişiyle, “Marksist felsefeye
karşı düzenlenen gerçek bir kampanya”ya girişmişlerdi.
Sürgünde
yaşayan ve daha önce Einstein’ın sıklıkla ziyaret ettiği aynı radikal
kafeye giden Lenin, doğrudan Rusya’daki Bolşevik liderleri hedef
alarak cevap veremiyordu.
Böyle
bir şey Bolşevik liderliği için ağır bir darbeye yol açardı.
Lenin
bu nedenle eleştirilerini Bolşevik liderlerin çoğunun fikir babası durumundaki
Ernst Mach’a yöneltti.
Mach’a
açtığı öfke dolu ve tahrip edici yaylım ateşinin kurşunları Bolşevik liderlerin
kulaklarında vızıldadı.
Acilen
yazılmış olan söz konusu kitabın (Lenin, Rusya’daki Bolşevik partinin
hatalarını düzeltmek için büyük bir acele içindeydi) çoğu kısmı bugün açısından
sadece tarihsel bir öneme haiz olmasına ve yanlışlar içermesine rağmen,
bilimlere yönelik doğru Marksist yaklaşımın ne olduğu ve diyalektik
materyalizmin Marksistler için ne ifade ettiği noktasında ondan hâlâ bazı
şeyler öğrenebiliriz.
Ne
var ki Lenin yukarıda bahsi geçen akımlar tarafından bütünüyle yanlış
anlaşılmıştır.
Materyalizm
ve Ampiriyokritisizm kitabı 1950’li yıllarda Stalin yandaşları tarafından
SSCB’deki bilim insanlarına karşı yürütülen yıkıcı saldırıda kullanılmıştır.
Bu
kesimler Einstein’ın görelik kuramını ve kuantum mekaniğini savunan fizikçileri
‘Machçı’, solipsist ve öznel idealist olarak nitelemişlerdir.
Lenin’in
neyi kastettiğini veya onun yöntemini anlamadan Materyalizm ve
Ampiriyokritisizm’den alıntılar yapmışlar ve Lenin’i kendi
döneminin bilimine saldırmış gibi bir konuma sürüklemişlerdir.
O
zaman yanlış anlamaları ortadan kaldıralım.
Rus
devriminin yılı olan 1905’te İsviçre’deki bir patent ofisinde çalışmakta
olan amatör bir bilimci ileride çığır açacak makaleler yazmaktadır.
Einstein’ın
makaleleri kuantum mekaniğini ve göreliliği doğurmuştur.
Lenin
dönemin idealist çarpıklıklarını incelemiş ve özellikle Einstein'ın
görelilik kuramının materyalist bir gerçeklik modeli olduğunu söylemiştir.
Görünüşe
bakılırsa ne Stalin yandaşları ne de Ted Grant ve Alan Woods bu gerçeğin
farkında değillerdi.
Lenin’in
bu kavrayışı şaşırtıcıdır çünkü zamanın pek çok fizikçisi ve filozofu,
özellikle Mach ve Einstein'ın uzay ve zamanın göreli olduğunu
göstermesinden sonra idealist bir bakış açısını ifade etmişlerdir.
Örneğin
Lenin şunları yazmıştır: Felsefi literatürle çok az haşır neşir olan bir kimse,
materyalizmi çürütmeye doğrudan veya dolaylı olarak girişmeyen tek bir çağdaş
felsefe (ya da teoloji) profesörü bulmanın güç olacağını bilmek zorundadır.
[Materyalizm
ve Ampiriyokritisizm], açılış cümlesi).
Viyana
Çevresi fizikçilerinden biri ve mantıksal pozitivizm felsefe okulunun kurucusu
olan Philipp Frank on yıl veya daha sonra doğru bir şekilde şuna işaret
etmiştir:
Pek
çok bilim insanı mekanik fizikten derin bir hoşnutsuzluk duyuyor ve… onun
karşılaştığı her zorluktan kendine kötücül bir keyif çıkarıyor…
Genel
bilimsel düşüncelerimizin gelişimiyle ilgilenen ve içlerinde ‘Galileo
döneminin sonu’, ‘mekanik fiziğin başarısızlığı’,‘bilimin ruhaniyete karşı
düşmanlığının sonu’, ‘din ve bilim arasında uzlaşma’ türü ifadelerle
karşılaşılmayan bir süreli yayın veya kitap neredeyse hiç yok.
Jeans
ve Arthur Eddington İkinci Dünya Savaşı öncesinde Britanya kozmolojisinin
kurucuları olarak tanımlanabilirler.
Jeans
şöyle yazmıştır: … Evrende bulduğumuz düzen en kolay şekilde idealizmin diliyle
açıklanmaktadır.
Bence
de en kolay açıklama budur.
Bu
nedenle daha önce bahsedilmiş çekinceler koşuluyla, günümüz biliminin
idealizm tarafında olduğunu söyleyebiliriz.
Eddington
ise konuşma yaptığı yerlerde görelilik ve kuantum mekaniğini kişisel
dini deneyim ve dini mistisizmle ilişkilendirmiştir.
Lenin Materyalizm
ve Ampiriyokritisizm‘in “Madde Kayboldu” başlıklı bölümünde Fransız
filozof Abel Rey'den uzun bir alıntı yapar.
Bu
alıntı Einstein’ın görelilik kuramının anahtar noktalarını açık bir şekilde
tanımlamaktadır.
Görelilik
kuramı ışık hızına yakın çok yüksek hızlarda kütle artışlarına,
uzayzamanın büküldüğüne işaret eder.
Rey
bu alıntıda 1909'da İsviçre’deki patent ofisinden yeni istifa etmiş ve
hâlâ pek tanınmayan bir kâtip olan Einstein’dan bahsetmez.
Lenin
alıntı üzerine şu yorumda bulunmuştur: Ancak hem Rey hem de andığı fizikçiler
materyalizmi ne kadar inkâr ederlerse etsinler, mekanik ortalama
hızlardaki gerçek hareketlerin bir kopyası (yani bir modeli) iken yeni fiziğin
çok büyük hızlardaki gerçek hareketlerin bir kopyası olduğu kuşku götürmezdir.
Kuramı
bir kopya olarak, nesnel gerçekliğin yaklaşık bir kopyası olarak kabul etmek
materyalizmdir.
Günümüzde bilim insanları ‘kopya’ yerine ‘model’ terimini kullanmalarına rağmen, Lenin doğru bir şekilde fizikte devrim yaratacak ve atom bombasına götürecek bir kuramı materyalist olarak tanımlamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder