3 Aralık 2022 Cumartesi

  FOUCAULT VE LEFEBVRE - 2

 

Foucault’nun “Heterotopya” Kavramının İlkeleri

İlkeler

Foucault’nun bahsettiği örnekler

1. Bütün kültürlerde var olma, fakat farklı biçimlerde ortaya çıkma

Modern öncesi kriz mekanları ve sapmanın mekanları

2. Tarihin farklı noktalarında mutasyona uğrama ve özel işletim biçimlerinde görünme Mezarlıklar

3. Tekil bir mekan içerisinde çeşitli ve birbiriyle bağdaşmayan mekansallıkların üst üste örtüşmesi Sinema, tiyatro, bahçeler ve İran halıları

4. Zamansal süreksizliği ya da birikimi sarmalamak Mezarlıklar, ilkel köyler, müzeler ve kütüphaneler

5. Açıklık/kapalılık, giriş/çıkış ilişkilerinde ritüellerin kararsızlık sistemini önceden varsaymak    Hapishaneler, hamamlar, saunalar

6. Yanılsama veya telafi mekanı olarak, kendisi dışında kalan mekanlarla ilişkilerde bir işlev barındırması Puritan ve Yahudi kolonileri

Yukarıdaki tabloda da gösterildiği biçimde, Foucault altı ilke üzerinden hareket ederek bir heterotopya tanımı ortaya koyar; Her kültürde farklı formlarda beliren, tarih içinde dönüşüme uğrayabilen, zamansal birikmeyi ya da süreksizliği kapsayan, tekil bir mekan içerisinde bağdaşık olmayan mekansallıkları çakıştıran, erişiminde kendine ait bir kurallar dizgesi ile çalışan ve kendi dışındaki mekanlarla arasında bir işlevsel bağ olan farklılık mekanıdır.

Heterotopya, çok farklı biçimlerde gündelik hayatımıza dahil olsa da kendinden menkul bir işleyiş mekanizmasına sahip olmasından ve erişim sınırlılığından ötürü öteki mekan olarak kendini gösterir.

İçerisinde özel bir takım ritüeller kendine ait kapalılıklar barındırsa da, Foucault’da heterotopya gerçek bir mekandır.

Bu gerçek mekan, mevcut toplumsal düzen içerisinde bir şeyi temsil eder, bir şeyle mücadele eder ya da bir şeyi tersyüz eder.

Üzerinde önemle durulması gereken nokta, her ne kadar Foucault, ritüellerden, festivallerden bahsetse de heterotopya onun için temelde bir mekandır.

Kendi içerisinde bitmiş bir durumdur, bir akış tariflemez ya da kent içi strüktüre bir eylemlilik ya da olaysallıkla sirayet etmez.

Bu durum, aynı kavram üzerinde, Foucault ile Lefebvre arasındaki farklılık temelini oluşturur.

Zaten, Lefebvre’in ortaya koyduğu içeriğin, heterotopya yerine farklı bir sözcük ile ifade etme arayışının gerisinde bu temel ayrılık bulunmaktadır.

Lefebvre’deki heterotopi tanımı ile tıpta kullanılan “Heterotopi” terimi arasında bir benzerlik bulunduğu savlanabilir.

Tıpta heterotopi terimi, özgün yerinde olmayan dokular için kullanılır.

Düzenin dışında, atipik yerleşim anlamına gelir.

Bu tanım Foucault’dan çok, Lefebvre’in tanımına yakınsar; Foucault’nun anlayışındaki “Heterotopya” bir “yerinden olmuşluk”tan (dislocation) çok “konumsuzluk” (no-location) tarifler; hatta ötekinin istenmeyen konumlanışı hakimdir, bu biçim tabanlı değil,içerik tabanlı bir durumdur.

Halbuki Lefebvre’in heterotopi kavramı tamamiyle bir yerinden olmuşluk durumuna denk düşer; planlanmış olanın ötesine geçen, olaysallık barındıran mekansallaşmadır.

Bu bağlamda, heterotopik mekansallaşmalara odaklanıldığında, Lefebvre’in farklılık mekanları anlayışının üretim tarzı koşullarındaki kentsel biçimlenişlerle ilgili olduğu görülür.

Lefebvre’deki bu kentsel biçimlenişler, “farklılığın biçimsiz oluşları” olarak tariflenebilir.

Lefebvre’in heterotopik mekansallaşmaları da gerçektir ve ütopya’dan ayrışırlar.

Ancak vurgulanması gereken olgulardan biri de “Ütopya” kavramının da her iki düşünürde birbirinden farklı olduğu gerçeğidir.

Foucault heterotopyayı “Ütopya” terimine karşıt olarak tanımlamayı tercih etse de, Lefebvre, “Kentsel Devrim” başlıklı kitabının “Kentsel Form” adlı bölümünde Heterotopi kavramı ile “izotopi” kavramını karşı karşıya getirir.

Foucault’ya göre Ütopya “gerçek olmayan” iken, Lefebvre Ütopya’yı başka yerdeki gerçeklik; “differansiyel mekanda mümkün olan kentsel gerçekliğin mayası” olarak tanımlar.

Foucault için ütopya zihinsel bir süreçtir, fakat Lefebvre de ütopya sadece hayalgücüne ait değildir, izotopi ve heterotopi arasındaki çarpışmadan doğan fiziksel bir durumu/mekanı gösterir.

Foucault, ütopya ve heterotopyayı hiç bir şeyi yansıtmayan ve sadece kendisini yansıtan karşıtlar olarak karşılaştırırken, Lefebvre heterotopiyi “izotopi” ile birleştirir ve karşılaştırır.

Lefebvre’egöre “Izotopiler aynı olanın yerleri, aynı yerler.

Yakın düzen.

Heterotopiler hem dışlanmış hem de iç içe girmiş olan, öteki yer ve ötekinin yeri.

Uzaklardaki düzen.” olarak tanımlanır.

Lefebvre’deki izotopi ve heterotopi kavramları kapitalist üretim tarzı ile doğrudan ilişki içerisindedir.

Izotopi baskın ideolojinin mekanıdır.

Örneğin burjuva toplumu mekanı bir izotopi’dir; yakın düzeni gösterir çünkü üretim tarzı ve baskın ideoloji tarafından yapılandırılmıştır, özdeştir, çünkü erk tarafından türdeş hale getirilmiştir.

Diğer yandan heterotopi ise ötekinin yeridir, farklı yerdir.

Bu farklılığı yapan “önsel mekandır” yani düzenlenmiş mekanın yerinden kaymasıdır.

Bu yer, baskın olmayan sınıfın mekanıdır.

Heterotopi kentselliği üretir ve kentsellik tarafından üretilir.

Heterotopi direnişin olduğu yerdir, çünkü bütün yönelimsiz gruplar heterotopi içerisinde temsil edilirler.

Heterotopi özgürlüğün yeridir ve özgürlüğü açığa çıkarır.

Lefebvre’e göre “heterotopi bir düzeyde de olsa, sosyologların anomisine denk düşer.

Anomik gruplar, er ya da geç hakim praksis tarafından kontrol altına alınan heterotopik mekanları şekillendirirler.”

Böylece heterotopik mekanın gündelik hayat ve sıradan insanlarla doğrudan ilişkide olduğu görülür; heterotopi hızlı değişimlere açık bir harekettir.

Lefebvre’e göre kentsellik bir sistem değildir, çünkü biçim ve içerik birbirinden bağımsız hareket eder.

Kentsellik ne bir sistem ne bir nesne ne de bir öznedir;

Lefebvre için, sadece merkezilik ve çokmerkezilik tarafından kurulan bir biçimdir kentsellik.

Kentsel biçim içerisinde “içerik” diyalektik olarak yer alır.

Bununla birlikte kentselliğin biçimi bir şekle sahip değildir, o biçimsizdir, çünkü sonsuzdur.

Heterotopi de biçimsizdir, çünkü potansiyel olarak değişebilir karakterdedir.

Heterotopi, tek bir biçime sahip olmaktan ziyade bir akışkan oluş tarifler; ötekiliğin ve farklılığın kentselliğe sızma eğiliminde ve akışkanlık içerisinde bir devinime sahip olduğunu belirtmek gerekir.

Bu noktada, aşağıdaki tablo aracılığıyla, Foucault ve Lefebvre’deki “Heterotopya” ve “Heterotopi” kavramlarını karşılaştırmalı olarak ele almak ve birlikte değerlendirmek olasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KRİZİ ‘ÇOKLUK’ KAVRAMIYLA ANLAMAK: BİYOPOLİTİKA, GÜÇ VE İÇKİNLİK   Başlangıç olarak , sözlükteki karşılıklarına bakılırsa,  halk ’ın söz...