27 Ocak 2023 Cuma

 DEVRİMLER TARİHİ - 3

 

 

1848 Devrimleri ve Bonapartizm

Karl Marks, 1850 yılında yazdığı makalelerinin derlenmesinden oluşan Fransa’da Sınıf Savaşımları: 1848-50 ‘nda özetle şöyle demektedir: Burjuva koşullar burjuva toplumun üretim güçlerinin gelişmesine izin verdikleri sürece gerçek bir devrimden söz edilemez.

 

Böyle devrimler ancak modern üretim araçları ile burjuva üretim biçimleri çatışmaya girdikleri dönemlerde olanaklıdır.

 

 Coşkulu bildiriler para etmez.

 

Yeni bir devrim yeni bir bunalımın ardından gelebilir.

 

Biri ne kadar kesinse diğeri de o kadar kesindir.

19. yüzyılda ekonomik bunalımların kural olarak o dönemde dünya pazarının hakimi olan İngiltere’de başlayıp kıtaya yayıldıklarına, devrimlerin ise Fransa’da patlak verip tüm kıtaya buradan sıçradıklarına işaret eden Marks, önce İngiltere’de başlasalar da bu bunalımların ilkin İngiltere’nin kendisinde değil kıtada devrimler doğurduğunu söylemekte, kıtadaki bu devrimlerinin İngiltere’ye ne ölçüde yansıdığı ise bu devrimlerin burjuvazinin varlık koşullarına ne ölçüde zarar verdiğine bağlıdır diye eklemektedir.

Marks’a göre bu devrimlerin nedenleri her zaman İngiltere’de, kendileri kıta üzerinde olmuşlar, burjuva gövdenin kalbine vurmadan önce denge olanağı daha az olan uçlara vurmuşlardır.

 

Proletarya devriminin sadece Fransa’nın ulusal sınırları içinde zafer elde edemeyeceğini söyleyen Marks, bu devrimin zaferinin onun dünya pazarının egemeni İngiltere’yi de etkilemesi, böylece dünya pazarının koyduğu engelleri kırması halinde mümkün olacağını düşünüyordu.

1789, 1830 ve 1848 devrimlerinin hepsi de ilkin Fransa’da patlak vermiş ve çok geçmeden tüm Avrupa kıtasına yayılmışlardır.

 

Marx, 1789’dan beri gerçekleşen Fransız burjuvazisinin bu devrimlerinin hiçbiri “düzene karşı bir suikast” olmadılar, hepsi düzeni ve işçilerin köleliğini olduğu gibi bıraktılar; bu devrimlerle birlikte değişen tek şey “sınıf egemenliğinin siyasal biçimi  olmuştur demektedir.

Ona göre sistemi/düzeni hedef alan ilk ayaklanma 22 Haziran 1848 Paris işçi ayaklanması olmuştur.

1848 Devrimi de ilkin 24 Şubat günü Fransa’da patlak verdi ve tüm Avrupa kıtasına yayıldı.

 

Avrupa’nın belli başlı sanayi ve ticaret merkezleri ayaklanmalara sahne oldular.

 

13 Mart’ta Viyana, 18 Mart’ta Berlin ayaklandı, 10 Nisan’da İngiltere’de Çartistler büyük bir gösteri düzenledi, Mayıs başında İtalya’da bir halk ayaklanması koptu.

 

1848 devrimleri sadece Avrupa’nın batısındaki değil, doğusundaki  ezilen ulusları da ulusal bağımsızlıkları için harekete geçirmişti.

 

 Polonyalılar, Macarlar, Prusya ve Avusturya eğemenliği altında yaşayan hemen tüm Slav halklar ayaktaydı.

 

Bu devrim İngiltere’deki 1847 krizinin de katkıda bulunduğu Avrupa ülkelerindeki bunalımın bir sonucuydu.

1848 Şubat Devrimini takiben Fransa’da burjuva öğelerin çoğunlukta olduğu bir Geçici Hükümet kuruldu.

 

Bu hükümet 1815’ten beri yürürlükte olan ve sermaye egemenliğini gizleyen kralcı/monarşist yönetim biçimlerine son verip Cumhuriyet ilan etmekte ikircikli davranınca, henüz barikatları sökmemiş ve silah bırakmamış bulunan Paris proletaryası tarafından ayaklanma ile tehdit edildi.

 

Bunun üzerinedir ki hükümet genel oya dayalı bir Cumhuriyet ilan etmek zorunda kaldı.

 

Marks’a göre Şubat devrimi genel oyu getirmekle Fransa’nın kaderi üzerinde nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan mülk sahibi köylüleri oy hakkına sahip kılmış, dolayısıyla söz sahibi yapmıştı. Böylece bu devrimle birlikte burjuvazinin bütün fraksiyonlarının temsil edildiği sermayenin/burjuvazinin ortak, çıplak ve açık egemenlik biçimi olan “Burjuva Cumhuriyeti” oluştu, devrime kendi dar amaçları için katılmış olan burjuvazinin devrimi sınırlaması da önlendi.

Fransız toplumuna ve Geçici Hükümet’e Cumhuriyet’i kabul ettiren silahlı Paris proletaryası olmuştu.

 

İşçi sınıfı burjuva ağırlıklı bu hükümete iki temsilcisini de yerleştirdi.

Tıpkı 1830 Temmuz Devrimi gibi Şubat 1848 de bir burjuva devrimdi.

 

 Çünkü bu devrim burjuvaziyi iktidar yapmış ve kapitalizmin sınırları içinde kalmıştı.

 

Sosyalist değil, demokratik bir devrimdi bu.

 

Ama sanayi burjuvazisi ile ittifak halinde savaşan proletarya bu devrimde birdenbire “bağımsız bir parti” olarak öne çıkmış, burjuvazinin yanında kendi çıkarlarını üstün kılmaya çalışmış, devrime katılmakla henüz kendi kurtuluşunu değilse de bu uğurda bazı kazanımlar elde etmişti.

İngltere’yi sanayi ülkesi, Fransa’yı ise 1850’de hala bir tarım ülkesi olarak tanımlayan Marx’a göre 1848’de Fransa özelinde proleter bir devrimin iktisadi temeli henüz olgun olmadığı için 1848 Şubat’ında Fransız sanayi proletaryası da henüz kendi devrimini yapacak güçte ve yetenekte değildi.

 

O tarihte Fransa’nın iktisadi gelişmesi henüz geri ve yetersizdi.

 

O ana kadar daha sanayi burjuvazisi iktidar bile değildi.

 

Sanayinin daha da gelişmesi ve o sırada sadece Paris ve birkaç diğer merkezde yoğunlaşan sanayi proletaryasının ulusal ölçekte güçlenmesi ise ancak sanayi burjuvazisinin egemenliği altında mümkündü.

1848 Şubat Devrimi doğrudan doğruya mali burjuvaziye karşı yapılmıştı.

 

Kısası, 1848 Şubat’ında Fransız proletaryası kendi sınıf çıkarını toplumun devrimci çıkarı olarak öne sürecek konumda değildi, bu nedenle de ancak burjuvazinin çıkarı yanında kendi çıkarlarını da başarmaya çalışıyordu.

 

Üç renkli Fransız ulusal bayrağı çekilirken kızıl bayrağı indirmesi bundandı.

 

Ulusun proletarya ile burjuvazi arasında yeralan orta katmanları  koşullar tarafından onu kendi öncüleri olarak tanıyıp destekleme konumuna gelmedikçe sermayenin egemenliği devrilemezdi .

 

Şubat 1848 Devrimi’nden üç-dört ay sonra 22 Haziran 1848’de Paris işçileri ayaklandı.

Bir hafta sonra, yani ayaklanmanın yenilgisini takiben Yeni Ren Gazetesi’nin 29 Haziran 1848 tarihli sayısında kardeşlik burjuvazi ile proletaryanın çıkarlarının kardeş olduğu yere kadar sürdü diyen Marx, bu ayaklanmanın 1789’dan bu yana gerçekleşen Fransız devrimleri içinde düzeni/sistemi hedef alan, burjuvazinin sınıf eğemenliğini zor yoluyla devirmek ve işçilerin köleliğine son vermek isteyen ilk ve tek ayaklanma olduğunu söyler ve ekler:

Bu ayaklanmada modern toplumu ikiye bölen iki sınıf arasında ilk büyük çarpışma verildi.

 

Bu, burjuva düzenin sürdürülmesi ya da ortadan kaldırılması uğruna savaşımdı. Cumhuriyeti gizleyen perde yırtılıyordu.”

 

22 Haziran 1848 ayaklanmasında işçilerin çoğunluğu silahsız ve öndersizdi.

 

Ayaklanma ortak bir plandan ve yardım kaynaklarından yoksundu.

 

Böylece bu ayaklanma yenildi.

 

Marx’a göre ancak Haziran yenilgisiyle birliktedir ki Fransız işçi sınıfı “burjuva cumhuriyetin bağrında “ kendi durumunda küçük de olsa bir iyileşme beklemenin hayal olduğunu gördü, o tarihe kadarki illüzyonları dağıldı.

 

Şubat devriminden ödün olarak “burjuva hak istemleri” talep eden işçi sınıfı Marx’ın yazdığına göre Haziran 1848 ayaklanmasında “Burjuvazinin devrilmesi! İşçi sınıfının diktatoryası!” talebini/sloganını benimsemiştir.

22 Haziran 1848 ayaklanması tüm Avrupa kıtasında burjuvazileri halka karşı feodal monarşiler ve feodal güçlerle ile açıkça ittifaka sürükledi.

 

Fransız burjuvazisi kendi proletaryasına karşı iç-savaşı yürütebilmek için dışarda barış siyasetini benimseyerek “ulusal devrimleri” Kutsal İttifak olarak bilinen üçlü koalisyonu oluşturan Rusya, Prusya ve Avusturya monarşilerinin üstünlüğüne teslim etti.

 Oysa bu koalisyon Avrupa kıtasında burjuva cumhuriyetlerine karşı monarşileri, burjuva demokrasilerine karşı gericiliği temsil ediyordu.

 

Fransa’nın Avrupa devriminde insiyatifi ele almasına olanak verecek koşullar ancak Haziran yenilgisiyle yaratıldılar diyen Marks şunları eklemektedir: “Fransa’da her yeni proletarya ayaklanması hemen bir dünya savaşının başlama işareti olacaktır.

 

 Yeni Fransız devrimi derhal ulusal alandan ayrılmak ve 19. Yüzyılın toplumsal devriminin üstün gelebileceği tek alanı, Avrupa alanını ele geçirmek zorunda olacaktır...

 

Devrim öldü! Yaşasın Devrim!

 

Marx, Şubat (1848)’tan önce devrim “devlet biçiminin yıkılması demeye geliyordu”, ama “Haziran’dan sonra devrim burjuva toplumun yıkılması demeye geliyor” diye yazmaktadır .

Haziran yenilgisinden sonra Fransa’da iktidar iç-savaş sırasında karşı-kampı yöneten burjuvazinin Cumhuriyetçi kanadının eline geçti.

 

Ancak arkasında proletarya olduğu zaman burjuvaziye karşı devrimci bir tutum alabilen küçük-burjuvazi, Haziran çatışmasında burjuvazi ile ittifak halinde işçi sınıfına karşı savaşmış, ama işçi sınıfının yenilgisini takiben burjuvazi tarafından küçük-burjuva demokratların etkisi de kırılmıştı.

 

Bu küçük-burjuva demokrat partinin parlamento grubuna zavallı bir kopyası oldukları 1793’ün eski Montagne’sine özendikleri için Montagne (Dağ) deniliyordu.


Haziran ayaklanması sırasında bu ayaklanmayı bastırmak için Fransa’da başında diktatörce yetkilerle donatılmış General Cavaignae’nin bulunduğu bir “Askeri diktatörlük” oluşmuştu.

 

 Paris’te sıkıyönetim vardı.

 

General Cavaignae Cumhuriyetçi burjuvazinin adayı olarak 10 Aralık 1848 başkanlık seçiminde Napolyon Bonaparte’nin yeğeni Louis Napolyon ile yarıştı ve kaybetti.

 

Marks’a göre seçimleri 1789 Fransız devriminin yarattığı “yeni köylü sınıfının” çıkarlarını temsil eden Louis Napolyon’un kazanması ve onun devlet başkanı olması ile birlikte Fransa’da “burjuva diktatörlüğü” sona erdi.

 

10 Aralık, mevcut hükümeti deviren köylülerin Hükümet Darbesi oldu” ve Fransa’nın en sıradan adamı ve amcası Birinci Bonapart’ın ancak zavallı bir kopyası olan II. Bonapart birdenbire karmaşık bir önem kazandı.

 

O, her sınıfın ağzında başka bir anlam taşıyor, hiç bir şey olmadığı için her anlama geliyordu.

 

Seçimlerde onu yalnız köylüler değil, ordu, kralcı burjuvazi, küçük-burjuvazi, ayrıca küçük-burjuvazi ve işçi sınıfının “en ileri kesimleri” kendi adaylarını çıkarmış olsalar da cumhuriyetçi burjuvazi ve adayından Haziran yenilgisinin öcünü almak isteyen işçi sınıfı da genelde oy vererek İkinci Bonapart’ı desteklemişti.

 

Böylece tüm bu sınıflar köylülerin seçim zaferine katkıda bulunmuşlardı.

 

10 Aralık’ın sonuçları burjuva cumhuriyetçi ve küçük-burjuva demokrat partilerin  yenilgisi demekti.

İkinci Bonapart, devlet başkanı seçildikten sonra burjuva cumhuriyeti giderek bir monarşiye benzetti.

 

Yürütme ve yasama çatışması meclisin tasfiyesiyle sonuçlandı.

 

13 Haziiran 1849’da küçük-burjuva demokratlarının çağrısıyla otuz-bin kişinin katıldığı barışçıl bir gösteri ordu tarafından dağıtıldı.

 

 Marx, 22 haziran 1848 işçi sınıfının, 13 Haziran 1849 küçük-burjuvazinin ayaklanmasıydı demektedir.

1849 ayaklanması dağıtıldıktan sonra İkinci Bonapart yeni bir kabine kurdu.

 

6 Ocak 1850’de kendi adını taşıyan bir gazete çıkardı ve kendisini savunan dernekler örgütledi.

Marks, “On Aralık Derneği/Birliği” adıyla örgütlenen bu Bonapartçı derneği “Bonapart’ın Özel Partisi” olarak tanımlar.

 

Hayırsever bir dernek maskesi altında Bonapartçı bir generalin yönetiminde kurulan bu dernek serseri, hırsız, maceracı, pezevenk, kumarbaz, hokkabaz, hamal, genelevciler, eski kovulmuş askerler, işsiz yazarlar vs gibi Paris lumpenlerini örgütlüyordu.

 

Derneğin ana gövdesini Marks’ın “toplumun bütün sınıflarının tortusu, döküntüsü, firesi” olarak tarif ettiği lumpen-proletarya oluşturuyordu.

 

Bonapart kendi amaçları için kullanabileceği ve yararlanabileceği tek sınıf olarak lumpenleri bulmuştu diyen Marks, bu seçimin onun kişiliği ile uyuştuğuna dikkat çeker.

Ertelenmiş ara seçimler yaklaşınca İkinci Bonapart ve hükümeti zor durumdan çıkışı bir provakasyonda görerek tasarladığı bazı girişimleri için ‘anarşi var’ bahanesi yaratmak istedi.

 

Solu sokağa dökmek için 5 Şubat 1850’de Özgürlük Ağaçlarını söktürdüler, ama çeşitli sınıfları etrafında toplayan ve bir devrim yapmak üzere olan işçi sınıfı bu kışkırtmaya kapılmadı.

 

(özgürlük ağaçları 1789’da başlatılan ve 1830 ve 1848’de devam ettirilen devrimlerin anısına ağaçlar dikme geleneğinden geliyordu).

10 Mart 1850’de ara seçimler yapıldı.

 

Tüm engellemelere rağmen solun Paris’te gösterdiği üç aday (şimdi hükümete karşı proletaryanın önderliği altında toplanmış olan burjuva cumhuriyetçi parti, sosyalist küçük-burjuvazi ve proletaryadan oluşan üç müttefik sınıfı temsil etti bunlar; proletaryayı Blankici bir sosyalist temsil etti) meclise girmeyi başardılar.

Böylece 10 Mart gerçekte bir devrimdi, İkinci Bonapart’ın yenilgisi demekti.

 

Çünkü oy pusulalarının gerisinde sokak vardı, kaldırım taşları vardı.

Marks, 10 Mart 1850 ara seçim sonuçları ile birlikte Fransa’da “bir devrimci bunalım” oluştuğunu söyler .

Bu tarihten sonra İkinci Bonapart ve şaşkına dönen Düzen Partisi yeniden birleştiler.

 

Bonapart yeniden tüm hizipleriyle birlikte Düzen Partisi’nin tarafsız adamı olmuş, bütün Düzen taraftarları güçbirliği yapmıştı.

 

Çünkü “Sosyalizm ile toplum arasında ölümüne bir düello yer alıyordu; ya biri ya öteki yok olacaktı, ya düzen sosyalizmi, ya da sosyalizm düzeni ortadan kaldıracaktır diyordu bir düzen yandaşı”.

Halkın iradesi artık düzen yandaşlarına karşı dönmüştü. Denge bozulmuştu.

Her devrimin “genel bir bahaneye” ihtiyacı vardır.

 

Burjuvazi genel oya saldırmakla  ve 31 Mayıs 1850’de Meclis Düzen Partisi oylarıyla genel oy hakkını kaldırmakla devrime ihtiyaç duyduğu bahaneyi sağladı.

 

Genel oy genel bir bahane için en uygunu oldu ve muhalefeti birleştirdi.

Marks’a göre “31 mayıs 1850 yasası burjuvazinin hükümet darbesi oldu” .

10 Mart 1850’de halkın zaferi sağlanmıştı.

 

28 Nisan ara seçimleri ise küçük-burjuva demokratların zaferini getirdi.

 

Bu başarılar üzerine 8 Mayıs 1850’de Düzen Partisi genel oyu da, basın özgürlüğünü de kaldırdı.

 

Askerin gövde gösterisiyle bu iş olaysız atlatıldı.

 

Bu arada sanayi ve ticaretteki refah proletarya için her türlü devrimci girişimi önlüyordu.

 

 11 Nisan 1851’de Bonapart parlamentoya ve Düzen Partisi’ne aldırış etmeden yeni bir kabine atadı.

2 Aralık 1851’de ise Bonapart’ın hükümet darbesi oldu.

Marks, bu darbeyi “Onsekizinci Brumaire’nin ikinci baskısı” olarak tanımlar ve 1848 Anayasasının “Sarhoş ve serseri bir askerin” şapka darbesiyle devrildiğini yazar.

 

 

Devlet Biçimi Olarak Bonapartizm

 

Bonapartizm, özgün bir devlet biçimi olarak Marks ve Engels tarafından ayrıntılı olarak işlenmiş bir konudur.

 

Marx’ın 1852’de yazdığı Onsekizinci Brumaire adlı kitabın konusu L. Bonapart’ın 2 Aralık 1851 Darbesinin tarihidir.

 

Bu eserde 1848’den 1852’ye kadarki Fransa tarihi işlenmektedir.

 

 Marks’a göre Bonapartizm, “Burjuvazinin ulusu/ülkeyi yönetme yeteneğini çoktan yitirdiği, ama işçi sınıfının henüz  bu yetenekte  olmadığı bir dönemde tek olanaklı yönetim biçimi” olarak belirdi .

 

Bonapartizm iyiden iyiye gelişmiş burjuva toplumun devlet iktidarının en değerden düşmüş, en son biçimidir”.

 

Burjuva toplum bu devleti feodalizmden kurtuluş için kendi öz kurtuluş aleti olarak yarattı, ama en sonunda sermayenin emeği köleleştirme aracına dönüştürdü.

 

Bonapartizm bu devlet iktidarının en son biçimidir.

 

L. Bonapart iktidarı sınıflar mücadelesini sömürerek ele geçirdi.

 

Engels’e göre, L. Bonapart’ın 2 Aralık 1851 Darbesi Avrupa’da “yukardan aşağıya devrimler dönemi”ni başlattı.

 

Çünkü Bonapart’ı taklit ederek Bismark da Prusya’da “yukarıdan inme 1866 Devrimi’ni yaptı”.

 

Böylece Prusya’da 1808-13’te başlamış olan ve 1848’le sürdürülen burjuva devrimi 1866’da Bonapartçılık biçimi altında tamamladı.

 

Aşağıdan yukarıya devrimler dönemi” şimdilik son bulmuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KRİZİ ‘ÇOKLUK’ KAVRAMIYLA ANLAMAK: BİYOPOLİTİKA, GÜÇ VE İÇKİNLİK   Başlangıç olarak , sözlükteki karşılıklarına bakılırsa,  halk ’ın söz...